
Yapı Magazin – Nitelikli İş Gücü Açığı Modüler Üretimi Öne Çıkarıyor
Nitelikli iş gücündeki daralma, inşaat sektöründe modüler üretim ihtiyacını giderek daha görünür kılıyor. Bu doğrultuda sektörde belirgin bir dönüşüm yaşanıyor ve modüler inşa teknikleri son dönemde giderek yaygınlaşıyor. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, inşaat projelerinin artık birer “ürün” olarak değerlendirildiğini söylüyor.
Modüler Banyo ve Mutfak Podları Maliyetleri Yüzde 20 Azaltıyor
Nitelikli personelin az bulunması nedeniyle aktif olarak çalışan ustaların maliyetini karşılamanın da gittikçe zorlaştığını belirten Melih Şimşek, “Büyük çaplı projelerde bu maliyetin altından kalkılması oldukça güç bir hale geldi. Küçük çaplı banyo veya mutfak inşasında minimum ikişer kişiden oluşan 8-10 kişilik bir usta ekibinin çalışması gerekiyor, bu da maliyetleri daha da artıyor. Bu paralelde inşaat sektöründe bir dönüşüm yaşanıyor ve modüler inşa teknikleri son dönemde daha çok tercih ediliyor. Bir projede; sadece modüler banyo ve mutfak podlarının kullanılması bile toplam maliyeti yüzde 20 azaltıyor. Bu yöntemle inşaatta hem işler hem de maliyet daha kontrollü gerçekleştiriliyor. İnşaat sahasında her koşulda vardiyalı çalışmak mümkün değil, buna karşın modüler yapılar 7/24 fabrika ortamında üretilebiliyor.” dedi.
1,1 Trilyon Dolar Pazar Büyüklüğüne Ulaşabilir
Modüler inşaat, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, 2 veya 3 boyutlu modüllerin fabrikalarda üretilip şantiyede birleştirilmesini içeriyor. Bu yöntem, inşaat sürecini hızlandırırken iş gücü ihtiyacını da azaltıyor. Modüler teknikler, inşaatın planlama, tasarım ve montaj aşamalarını eş zamanlı yürüterek, geleneksel yöntemlere göre süreci yüzde 40’a varan oranda kısaltıyor.
Endüstriyel ve modüler yapı sistemlerinin sağladığı birçok avantaj var. Bu sistemler sayesinde; beklenmeyen maliyet artışları önlendiği gibi, çoğu işin fabrikada gerçekleştirilmesi nedeniyle iklim gibi olumsuz durumların yaratacağı gecikmeler ve sürpriz harcamaların da önüne geçiliyor. Üretimin fabrikada yapılarak alanda birleştirildiği “off-site construction”, sahadaki inşaatlarda karşılaşılabilecek insan hatalarını ortadan kaldırıyor.
Modüler yapıların yapı fiziğine olumlu katkılarının başında gelen enerji verimliliğini de unutmamak gerekiyor. Yapılan araştırmalar modüler inşaat sektörünün dünyada 2040 yılına kadar yüzde 6’yla yüzde 10 arasında yıllık büyümeyle 1,1 trilyon dolarlık bir pazar büyüklüğüne ulaşabileceğini gösteriyor.
Modüler Tekniklerin İstihdam Kapasitesi
Depremlerde yıkılmayacak yapıların inşa edilmesinin can ve mal kayıplarını önlemesinin yanında büyük ekonomik kayıpların da önüne geçeceğinin altını çizen Şimşek, “Bir senede 300 bin konut üretebilmek için 2 milyon ton yapısal çelik gerekiyor. Ülkemizin kapasitesi ise 50 milyon ton. Bu üretim için 72 bin adet insan gücüne ihtiyaç var. Ülkemizin tüm bu ihtiyacı karşılayacak çelik malzeme üretimine sahip olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca, bu miktarda bir üretim gerçekleştirmek için yaklaşık 72 bin mavi yaka insan kaynağına ihtiyacımız bulunmakta, bu da büyük miktarda bir istihdam yaratmak anlamına geliyor. Çelik yapıların gelişip yaygınlaşması için kamuya da büyük iş düşüyor. Kamu, çelik yapıların gelişimi ve kullanımı teşvik ederek bu konuya destek olabilir.” şeklinde sözlerini sürdürdü.


